top of page

İnsan kendini nasıl tanır?

Yıllar önce, sene ya 2007 ya 2008 tam hatırlamıyorum. Birbirine benzer yıllar çünkü. Henüz sorumluluklarım şimdiki gibi değil. Anne değilim mesela ki bence bu dünyanın en sorumluluk isteyen şeyi. Gençliğimin en güzel yılları. Bir dergi keşfetmiştim. K dergisi. Haftalık çıkıyordu o zaman. Her hafta alıyorum mutlaka. Derginin kapağında bir söz vardı. Bütün sayılarda sabit dururdu en üstte: ‘‘İnsan kendini yalnızca insanda tanır.’’ Goethe...

Sanırım bir edebiyat dergisine söz olmak için biçilmiş kaftandı. Bunun üzerine epey düşündüğümü hatırlıyorum. İnsan nasıl kendini en çok başkasında tanır? Başkasına bakarak kendimizi görebilmemiz mümkün mü? Bütün bunları düşünürken ve nasıl olabileceğini bulmaya çalışırken cevabı edebiyatta buldum. Sizi bilmem ama benim cevabım bu.

Bence edebiyat gerçek hayattan farklı. Gerçekte bilemeyeceğimiz, yanından bile geçemeyeceğimiz hayatlarla, kişilerle bir roman sayesinde buluşabilir, anlaşabiliriz mesela. Edebi türler içerisinde özellikle romanların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu aralar yetişkinlerden romanları küçümser sözler işitiyorum. Okumaya değer görülen daha özlü, sözlü, tezli, araştırma türünde kitapların olduğunu söylüyorlar. Elbette onlar da çok değerli ama romanlar başka. Romanların bize kattığı çok başka. Bir kere empati yeteneğimizi geliştirir romanlar. Mesela dünyanın en uzak coğrafyasında ve size en uzak inanışında olan biriyle aynı şeyi yaşadığınızı fark edebilirsiniz. Hayatta yan yana gelemem dediğiniz birinin derdi için göz yaşı dökerken bulabilirsiniz kendinizi. İnsanları olduğu gibi kabul etmeyi, mutlak kötü ya da iyi birinin olmadığını anlayabilirsiniz. Kabul etmek, affetmek gibi insani yanlarınızın geliştiğinizi görürsünüz. Ne çok ihtiyacımız var anlamaya, dinlemeye, affetmeye.. Yargılamak çok kolay ama kabul etmek zor.. Belki diyorum bu zor günlerden geçerken daha çok okumak, kendi içimize dönmek bir çözüm yolu olabilir.

Diksiyon sınıfımda öğrencilerle her dönem bir kitap tanıtımı dersi yapıyoruz. Amacımız kitap tanıtımı yaparak konuşma becerilerini geliştirmek. Aynı zamanda okuma alışkanlığı kazandırmak. Yetişkinlerle çalıştığım için bu alışkanlığın sonradan kazanılması çok kolay olmuyor ama yine de derslerimiz harika geçiyor. Her edebi türden müthiş kitaplarla tanışıyoruz. Bunu fikir olarak öğretmenlere önerebilirim. Şunu fark ediyorum. İnsanlar kitaplarla haşır neşir oldukça hayata bakış açıları gelişiyor, değişiyor, empati yetenekleri artıyor. O yüzden her nerede olursak olalım kitapları anlatmaya, tanıtmaya, edebiyat dergileri okumaya devam edelim. Mesela bazen arkadaşlarımızla sadece edebiyat konuşmak için buluşalım. Kardeşlerimizle mutfak masasında çay içerken bir karakteri çekiştirelim. Daha iyi olmaz mı ?

Ne de olsa kitap hayattır, hayat da kitap..İyi okumalar...


Featured Review
Tag Cloud
No tags yet.

kitap hayat

cemile karakaş

ne kadar kendi oldu insan, o kadar başka!
bottom of page